Admin Admin
Mesaj Sayısı : 368 Kayıt tarihi : 09/04/09 Yaş : 55 Nerden : Antalya
| Konu: Yörüklerin Yüzlerce Küçük Obaya Bölünme Nedenleri C.tesi Eyl. 05, 2009 1:28 pm | |
| 1-[/size] Soyadın Olmaması: Oba mensubu aileler oba içi ve çevrede karıştırılmamak, tanınabilmek için oba adı dışında lakaplar almış ve kullanmışlardır. Müslümanlığında etkisiyle genelde babalarının adını almış, herhangi bir nedenle obadan ayrılınca da zamanla aile ismi oba adına dönüşmüştür. Oba mensuplarında genelde okur yazarlık olmaması ve yerleşik kültür hayatına geçmemeleri, zamanla ilk esas oba adının unutulmasına ve ortaya sayısız obacıklar (alt grup-kollar) çıkmasına neden olmuştur.
2- Her göçebe yörük obası belirli bir tımar bölgesine iskan edilip, tahsis edilen yaylalar ve kışlaklar arasında gidip-gelme ve bölge beyine yıllık vergi verme zorunluluğu getirilmişti. Ayrıca savaş hallerinde sancak beyleri, tımar beylerinden asker istediğinde askerler; tarım ve sanayide aksaklık olmasın diye göçebe erkeklerinden toplanıyordu. Göçebeler idari yönden tımar beyine, yargı yönünden kadıya, güvenlik açısından da subaşı (sonraları zaptiyeye) ya bağlıydılar.Zamanla göçebeler yaylanın yetersizliği, vergilerin adaletsizliği, çokluğu, beyin eziyeti veya eşkiya korkusu veya oba içi anlaşmazlıklar, uzun süre askere gitmek istemeyenlerin ailesi veya birkaç aile ile birlikte obadan kaçıyorlardı. Yeni gittikleri genelde yolu, suyu olmayan yerde olsa, orada kalabilmek, geri iade edilmemek için; (Çünkü kaçaklar kanunname gereği 10 yıl içinde yakalanırsa tekrar eski yerine gönderiliyordu. Tımar Beyleri de aldığı vergi azalacağından kimsenin kaçmasını istemiyor, çevreye yazılar yazarak kaçanların bulunup gönderilmesini istiyordu.) Esas oba adını gizleyip söylemiyorlar, ilgisiz, iddiasız bir lakap-obaadı uyduruyorlardı. Kamu görevlilerince aynı yörük obalarının farklı oba adlarıyla, hatta bazı yerlerde de Türkmen olarak kaydedilme nedenlerinden biri de budur. Örneğin: Çirkin (Bilecik), Çayırlı (Adana), Çolaklar (K.Maraş), Çomaklar (Aydın), Erikli (Alanya), Soğanlı (Burdur) adları gibi.
3- Aşiret, Oymak ve Obalarla idari, vergi, askeri veya yargıya ilişkin görevi olan kamu görevlilerinin, bu tam göçebe veya yarı göçebeleri (konar-göçer) birbirinden ayırabilmesi, yaşadığı yer ve yaşayış biçimi birbirine benzeyen bu insanların hangilerinin yörük obası, Türkmen Oymağı, Avşar Eli, Ekrad Aşireti veya bedevi Arap kabilesi olduğunu bilebilmesi (kendiside göçebe çocuğu değilse) mümkün değildir. Mecburen onların güvenlik, vergi vs. nedenlerle söyleyeceği yanıltıcı beyanlarına bağlı kalacaklardır.Örneğin: Keşliler, bazı yerde yörük, bası yerde de Türkmen olarak gösterilmiş. Tatarlarda yine bazı yerde yörük, bazı yerde de Türkmen olarak gösterilmiş aslında Tatarlar da; Yörük ve Türkmenler gibi bir Türk boyudur.
4- Yörükler yeni gittiği veya iskan edildiği bölgede, kendini azınlık olarak görürse veya yörüklere karşı bir tepkinin varlığını sezerse; o yöre halkının veya beyinin kendilerine zarar vermesini önlemek, güvenliklerini sağlamak amacıyla, yürüklüğünü gizlemiş, kendinin o bölgede hoşgörüyle karşılanabilecek bir gruptan olduğunu söylemiştir. Bunun aksi de olmuş kendini yeni iskan edildiği bölgede azınlık veya güvensiz gören Alevi, Çingen veya Ekrad grupları kendilerini “Yörük” (örnek: Sîlifke’de Abdal,Trakya’da Çingeneler) veya Türk (Badılı, Rişvan Ekrad Aşiretleri; Alanya, K.Maraş ve Burdur’da kendilerini Yörük, Türkmen) olarak göstermişlerdir. Aynı durum Soyadı Kanunu uygulamalarında da görülmüş. Mardin Kızıltepeli Kasrı Koncanın Ekrad Ağası Türk soyadını almış, yine Şırnak’ta yörenin kalabalık Ekrad Aşireti hiç ilgileri olmadığı halde Tatar soyadını almıştır.
5- Oba nüfusu çok artıp idaresi zorlaşınca veya yayla otlakları yetersiz olunca, ancak daha çok güvenlik sağlamak kaygısıyla devlet tarafından oba; 10-20 çadırlı gruplara ayrılarak ayrı bölgelere dağıtılmıştır. Bu uygulamalar sonucu yeni ve değişik isimde obalar oluşmuştur
6- Herhangi bir nedenle esas obasından ayrılan bir yörük grubu veya ailesi, yeni yerleştiği bölgede; genelde eski esas oba adını kullanmamış, oymaktan ayrılan kişinin, yeni bölgenin veya özellikli bir şeyinin adını almışlar. Veya o çevre köyleri bunlara bir ad takmışlar. Yörüklere kalsa genelde yörük olduklarını söylemediklerinden yörük adı unutulur giderdi. Fakat yerli halkın ilgisini (Her yerde sayıca azınlık ve yerlilerden farklı olmaları nedeniyle) Yörükler çekmiş, göçebelikten konar-göçerliğe veya tamamen yerleşmelerine hatta çiftçilik, esnaflık yapmaya başlamalarına rağmen gayet bilinçli olarak onlara yine Yörük demeye devam etmişlerdir. Örneğin: Burdur’da Yörüklerin, Yörük olduklarını gizleme nedenini, Yörük olmayan bir Burdur’lu şöyle açıklamıştır; “Biz Yörük deyimini, mecliste söz sahibi olmayan, sözünü bilmeyen, kaba, patavatsız, görgüsüz, dağdan inme, cahil, fakir, alevi, yerli olmayan, evsiz, göçebe, geçimsiz, ekine sebzeye zarar veren, kavgacı anlamda kullanmaktayız...” 1993 yılı. | |
|