|
|
| Yörük-Yürük Kelimeleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 368 Kayıt tarihi : 09/04/09 Yaş : 55 Nerden : Antalya
| Konu: Yörük-Yürük Kelimeleri C.tesi Eyl. 05, 2009 12:57 pm | |
| YÖRÜK - YÜRÜK KELİMELERİ
A- Türk Dili Kurumu Türkçe Sözlüğünde Yörük Kelimesi - Yürük: (Sıfatı) Çok çabuk yürüyen, hızlı giden, çok yürüyen, çabuk yürüyen, iyi yol alan
- Yürük: (İsim) Osmanlı İmparatorluğunda otuzar kişilik ocaklar olarak Balkanlara yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker, göçebe
- Yürüklük,-ğü: (isim) yürük olma durumu
Yürük at yemini, kendi artırır.
Yürük hayatı.
Yürük semai: Türk müziği; usûllerinden biri
- Yürük, -ğü: (Özel isim) Yörük
- Yüğrük, -ğü: (sıfat) İyi yürüyen, iyi koşan, çalışkan, çevik, güçlü. - Yörük: Yürük
- Yörük,- ğü; (Özel isim) Hayvancılıkla geçinen göçebe Türkmen boyu. B- Ana Britanica Ansiklopedisinde Yörük Kelime ve Maddesi : Yörükler olarak ta bilinir, Anadolu ve Balkanlar-Trakya'da hayvancılıkla uğraşan göçebe Türklerdir, Türkistan'dan Anadolu'ya göç eden Türk topluluklarının göçebe yaşamı sürdüren ve yalnızca koyun, keçi yetiştirenleri, büyük olasılıkla 15. yüzyılda Yörük olarak anılmaya başladı. Anadolu beylikleri bunlardan küçük askeri birlikler oluşturdular. Osmanlılar döneminde Anadolu’daki Yörüklerin önemli bir bölümü Balkanlara göç ettirildi. Fatih Kanunnamesinde Yörüklere, Reaya'ya göre bazı vergi bağışıklıkları tanınmıştı. Bu ayrıcalıklar Yörüklerin Reaya olmasını önlemiş, bazı yasaklar ve sınırlamalar da Reayanın Yörükler arasına karışmasını engellemiştir. Fatih Kanunnamesinde Yörüklerin Ağnam Resmi (Vergisi) yükümlüsü oldukları, bedensel ve askeri yükümlülükleri bulunduğu belirtilmiştir.
Yörükler, Divanı Hümayundan beratlı (izinli-olurlu) Bey veya Kethüdalar tarafından yönetilirdi. Bulundukları yerlerin Kadılarının verdiği cezaları da Sancakbeyleri veya Subaşılar uygulardı. Yörüklerin geçtikleri yerlerde ne kadar konaklayabilecekleri (en çok üç gün), hangi yolları kullanabilecekleri, yaylak, güzle ve kışlak alanları belirlenmişti (Bundan amaç birbirinin yerine gidip olay, kavga çıkarılmamasıdır).
Anadolu’daki Celali Ayaklanmaları, bu ayaklanmayı izleyen iç çalkantılar ve ekonomik bunalımlar; Anadolu’daki Yörüklerin düzeninin bozulmasına yol açtı. Buna karşın eski yaşam biçimini belirli ölçüde korudular. Günümüzde Yörüklerin çoğu Toroslarda, bazısı da Batı Anadolu'da yaşamaktadır. Bunlar hayvancılığın yanı sıra; halıcılık, kilimcilik, demircilik vb. el sanatları ve tarımla uğraşırlar. Çoğu Alevidir. (Yazar böyle yazdığı için bu yorum cümlesi buraya alınmıştır. Ancak, bu görüş doğru değildir. Alevi inancında bir Yörük obası yoktur. Abdal ve Tahtacılarda Türk’tür ancak Yörük Obası değillerdir. Alevi toplulukları da Yörükleri, Alevi cemaatları içinde görmez ve saymaz...)
En son Admin tarafından C.tesi Eyl. 05, 2009 12:59 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 368 Kayıt tarihi : 09/04/09 Yaş : 55 Nerden : Antalya
| Konu: Geri: Yörük-Yürük Kelimeleri C.tesi Eyl. 05, 2009 12:57 pm | |
| Birinci Beyazıd (Yıldırım) ve İkinci Mehmet (Fatih) dönemlerinde Balkanlara iskan edilen Trakya Yörükleri; İstanbul'un batısından, Bulgaristan ve Sırbistan'a, Tuna kıyılarından Bender ve Akkermana (Belgrad ve Ukrayna'ya) kadar geniş bir bölgede askeri bir düzen içinde yaşıyorlardı, Fatih kanunnamesi, bunların ayrı bir sınıf olarak ta örgütlerini gösteren en eski belgedir. (Yörükler orduyla beraber sefere çıkıp onların ağırlıklarını, deve ve eşeklerle taşırdı, orduya ok, çorap, keçe vs. yapardı). Balkan Yörükleri, bağlı oldukları yerlere göre adlandırılırdı. Bunlar otuzar kişilik ocaklar oluşturur, Her ocaktaki beş kişi Eşkinci (fiilen sefere giden), kalan 25 kişi yamak (yardımcı) sayılırdı. Sefer çıkınca yamak kalanlar, eşkincilere her sefer sırasında 50'şer kuruş Baç verir (bu nedenle yamaklara "Ellici" de denilirdi), buna karşılık Avarız türü vergileri ödemezlerdi. Her bölgede bir Yörük Beyi (Miri Yörükan) vardı. Bunlar zeamet sahibiydi. Sefer çıkınca eşkincilerini alıp Balkan Beyler Beyinin bayrağı altında toplanırlardı. Yörük Beylerinin dirlik dereceleri farklıydı. Balkan Yörükleri, Balkan eyaleti içinde ayrı bir Sancak oluştururlardı. Balkan Yörükleri düzeni, 17.yüzyılın sonlarına doğru bozulmaya başladı. Bunları Evladı Fatihan yaparak disiplin altına alma girişimleri de uzun vadede olumlu bir sonuç vermedi.(bkz.77) 1845 tarihli bir fermanla Yörüklerin askeri düzeni sona erdirildi. (Yörüklerin askeri elbise giymeleri, ata binmeleri ve silah taşımaları yasaklandı) Günümüzde Yugoslavya'nın Ograz'den Dağlarının güney yamaçlarında-eteklerinde hayvancılıkla uğraşan Balkan Yörükleri; Geleneklerini, dillerini ve ekonomik yapılarını korumaktadırlar. Yine 1989 yılında, göçmen olarak Bulgaristan'dan gelen Yörük asıllı 80 yaşındaki bir kadının giyimi, konuşması, Örf-adeti yanında getirdiği kefenliği, Türkiye'deki Honamlı kadınlarıyla aynıydı, hiç değişmemişti.
Osmanlı Devleti, Oğuz göçebelerinin sık sık devlete başkaldırısı ve fırsatını bulunca da bağımsız beylik kurma geleneğini iyi bildiğinden, Selçukluların düştüğü hatadan ders alıp önlem geliştirdi. Göçebeleri, devlet yönetimi ve yerleşik halkı rahatsız etmeyecek şekilde küçük gruplara bölerek birbirinden uzak bölgelere iskan etti. Göçebe beylerini ordudan uzak tuttu, onlara askeriyede yönetici yapmadı. Sancak beyi, Vali, Bakan gibi üst dereceli yönetim kademelerinede getirmedi Gelirinin çoğunu vergi yoluyla aldı. Okul açmayarak onları cahil bıraktı. Sık sık politika değiştirerek ve tek taraflı dayatmacı kararlarla, onları yoksul ve görgüsüz insanlar durumuna düşürdü.
Yörük Kelimesinin Eski Türkçe'de Yazılış ve Okunuşu: Arapça'da harfleri; üstün, esire ve ötüre işaretleri okutur. Harfleri bu işaretler; e, i, u (veya ü) şeklinde seslendirir. Arapça'da aslında (ö) şeklinde okunuş biçimi yoktur. Buradan konumuza geçersek Yörük kelimesinin Arapça harflerle yazılışı YÜRÜK şeklindedir. Arap dil bilgisi kurallarına göre Yürük, Yürek veya Yuruk şeklinde okunması gerekir. Ancak Türkçe telaffuzla genelde Yörük şeklinde okunmuştur. Yörük ve Yürük kelimelerinin Arap harfleriyle yazım şekli aynıdır.
En son Admin tarafından C.tesi Eyl. 05, 2009 1:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 368 Kayıt tarihi : 09/04/09 Yaş : 55 Nerden : Antalya
| Konu: Geri: Yörük-Yürük Kelimeleri C.tesi Eyl. 05, 2009 12:58 pm | |
| - Yörük: Geçimini hayvancılık yaparak sağlayan göçebe Türk.
- Türkmen: Oğuz Türklerinin bir kolu, bu koldan olan kimse.
- Yörük: Yörük adı, yürümek mastarından türetilmiş, yürüyen, çadır halkı, devamlı yer değiştiren göçebe manasındadır. (İngilizcede; nomad)
- Osmanlı Vesikalarında Yörük: Toprağı olmayan, belli bir yerde durmayan, konar, göçer, yaylak ve kışlak hayatı sürdüren halk anlamında kullanılmıştır. Osmanlı Kanunnameleri, yerleşik hayata geçmeyi; Yörüklükten, Türkmenlikten çıkmak, göçebelikten feragat etmek olarak kabul etmiştir
- Tahtacı: Anadolu'da yaşayan bir Türk Alevi grubuna verilen addır.
- Yörüklük-Aydınlı Kimliği; Yakın zamana kadar göçebe hayvancılık şeklindeki yaşam biçiminin sürdürülmesine dayanıyordu. Ölçü olarak alınan konar göçerliğin ortadan kalkmasıyla Yörüklük ortak tarih bilincine ve milliyet duygusuna, özgürlük havası içeren geçmişteki nostaljik göçebe bozkır-yayla kültürüne ait olma bilincine dayanır oldu.
Yörük adı, Osmanlı döneminde, idari nedenlerle, konar göçer hayvancılık yapan toplumsal grupları; vergi ve askeri amaçlarla sınıflandırmak için, devletçe verilmiş bir isim ve sıfattır. Bu adın ırki ve dini bir bağla ilgisi yoktur. Devlet bu adı, mesleğe dayalı bir toplum grubunu diğerlerinden ayırmak ve tanımlamak için kullanmıştır Ancak zaman içinde Yörük tanımı, sadece Aydınlı denen göçebe gruplarınca benimsenmiş ve bu Türk boyunun adı olarak kullanılmaya başlanmıştır Araştırmacılar ve bir kısım halk, genelde Avşar, Türkmen ve Yörükleri; meslekleri ve yaşam biçimlerinin benzerlikleri nedeniyle, birbirleriyle karıştırırlar. Ancak Türkmenler ve Avşarlar; Yörüklükle aralarında bağ kurulmasına karşı çıkarlar ve kendilerine Yürük denmesini kabul etmezler. (bkz: 25)
Tarihi bilgi birikimi ve ulusal bilince sahip Yörükler, tüm Yörüklerin, Orta Asya'dan (Tanrı, Altay Dağları), ortak bir Türk boy ve kökenden geldiklerini, 63 ayrı oba oluşturduklarını ileri sürer ve böyle olduğuna da inanır. Bir kısım Yörükler (Aydınlılar); siyasi, ekonomik ve sosyal sistem değiştikçe göçebe yaşamı bırakıp yerleşik hayata geçmişler. Zamanla oba fertleri arasındaki sosyal bağlar çözülmüş, okuyup memur, işçi, çiftçi ve esnaf olanlar kültürel asimilasyona uğrayarak göçebe yaşam tarzına bağlı gördükleri yörük kimliğini bırakmışlardır Örneğin Burdur’da bir doktor; yörüklüğü meslek, bir yaşam biçimi olarak görüp anlamaktadır. "Benim annem, babam göçebe hayvancılık yapar, yaylada, çadırda kalırdı, dolayısıyla yörüktü. Ancak ben okudum uzman doktor oldum, yörük değilim..." Günümüzde Yörük Kimliği, emik ve etik olarak, dar anlamda yalnızca göçebe yaşamı ve hayvancılık yapanları ifade etmez, ortak tarih ve kültür bilincine sahip bir Türk boyunu tanımlar. (bkz: 23,121)
Yörüklerin, Alevi Türklerle ve Alevilikle de bir ilgileri yoktur Örneğin; Nevşehir-Hacıbektaş, Kırşehir, İçel, Amasya, Tunceli, Balıkesir, Afyon-Emirdağ, Antalya, Isparta, Manisa, Muğla ve Yozgat gibi illerde olduğu ileri sürülen Alevi Yörüklerin; Abdal, Çepni, Bayat, Evci, Tahtacı gibi Alevi inançlı Türk boy ve gruplarıyla karıştırılmış olması gerekir. (bkz: 22,24,93)
Yörükler-Aydınlılar: Yazın yaylakta, sonbaharda güzle de, kışın ise seyilde-kışlakta, çadırlarda kalarak küçük baş hayvancılıkla uğraşan göçebe Türklerdir. Yörük kelimesinin, yürümek fiilinden türetilerek, ilk defa Osmanlı devlet memurlarınca kullanıldığı sanılmaktadır. Ancak bu kelime daha önceleri de bilinmekte ise de Aydınlı Obaları için ad olarak kullanımı sonradır, Selçuklu dönemi arşiv kayıtlarında Aydınlı göçebelerine Yörük denildiğine ilişkin bir resmi belgeye rastlanamamıştır. Ayrıca Türkiye'de Yükseköğrenim gören K. Kafkasyalı-Balkar, Türkmenistanlı - Türkmen, Afganistanlı - Özbek öğrencilere sorulduğunda (1996); ülkelerinde Yörük adı taşıyan bir topluluk görmediklerini-bilmediklerini ve Yörük sözcüğünü de duymadıklarını belirtmişlerdir. Yalnızca bir Azeri öğrenci, memleketinde iken kendisini Horzum Yörüğü olarak tanımlayan bir Azeri vatandaşıyla tanıştığını söylemiştir. Bu durum, Azerilerin, 16. yüzyıla kadar Osmanlılarla olan siyasi birlikteliği, kültürel iletişim veya Akkoyunlu devletlerine Anadolu'dan bazı oymak ve obaların katılımıyla açıklanabilir.
16. Yüzyılda Batı Anadolu'daki nüfusun beşte biri ile yarıya yakını yörüktü. 63 obadan oluşan yörüklerin çoğunluğu Akdeniz ve Ege olmak üzere Balkanlar-Trakya, Marmara, İç Anadolu, Karadeniz (Bolu, Karabük, Kastamonu, Samsun) ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun dağ ve ovalarında obalar halinde yaşıyorlardı. (bkz: 23)
Kanunnamelerde konar-göçer anlamında “yörük” adına; 15'nci yüzyıldan itibaren rastlanır. Fatih ve Kanuni Sultan Süleyman'ın Kanunnamelerinde Yörüklerle ilgili hususlar düzenlenmiştir.
Osmanlılar önceleri Yörük adını; Aydınlı, Avşar, Türkmen, Kürt, Çerkez, tüm konar-göçerleri tanımlamak-sınıflamak için göçebe anlamında kullandılar. Örneğin: Türkmen Yörükanı, Ekrat Yörükanı, Çerkez Yörükanı gibi. 1691, 1727,1732 İskan çalışmalarından sonra ise, yalnızca Aydınlı göçebe grupları için kullanıldı. (bkz:72)
Balkanlarda önceleri, orduya yardımcı olan artçı göçebe grupları için Yörük adı kullanılıyordu Daha sonra bu Yörüklere Evladı Fatihan (Fetihçilerin çocukları) adı verildi. Yörüklerin adının ikinci kez değiştirilme nedeni, Yörüklerin devletçe verilen bu adı benimseyip kullanmalarıdır. (bkz:77) | |
| | | | Yörük-Yürük Kelimeleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|